Formeform Beslenme ve Diyet Danışmanlığı

Arpa ve Arpa Suyu Diyeti

FormeForm Makaleler

Arpa ve Arpa Suyu Diyeti

Arpa önceleri insan gıdası olarak kullanılan ilk tahıllardan birisi olmasıyla beraber zamanla birlikte
daha çok yem, malt ve bira hammedesi olarak kullanılmaya başlamıştır. Arpa üretim bakımından
ülkemizde buğdaydan sonra 2. Sırada yer almaktadır. Dünya genelinde bakıldığında yıllık 7.6 ton arpa
üretimi ile dünya toplam arpa üretiminin %5,7’sini oluşturmaktadır.
Arpa diğer tahıllara nazaran çevresel koşullara iyi uyum sağlamakla beraber farklı koşullarda üretimi
gerçekleştirilebilmektedir.
Arpa bileşiminde yaklaşık %52-72 nişasta, %9-14 protein %4-6 selüloz, %3-6 β-glukan ve %4-7
arabinoksilan bulunmaktadır. B vitamini, demir, kalsiyum, magnezyum, manganez, selenyum, çinko,
bakır, protein, amino asitler, lifler, beta glukan ve çeşitli antioksidanlar açısından zengin bir tahıldır.
Çözünebilen posa olan β-glukanın koroner kalp hastalıklarını tedavi edici, kan kolesterol düzeyini
düşürücü, kan şeker düzeyini dengeleyici ve oboziteyi önleyici etkisinin olduğu bilimsel çalışmalarda
ifade edilmiştir.
Arpada bulunan posanın kan kolesterolünü düşürmede buğdaya göre daha etkili olduğu
bilinmektedir. Kalp damar sağlığı açısından risk oluşturan LDL(kötü) kolesterolü düşürerek
sağlamaktadır. Bunu içerdiği β-glukan dışında E vitamini ve bitkisel steroller ile sağlamaktadır.
Arpa diyet lif içeriği bakımından oldukça zengin bir tahıl olup bu amaçla yararlanılabilecek kaynakların
başında gelmektedir. Arpa başlıca hayvan yemi olarak kullanılmasının yanı sıra bira ve viski
üretiminde kullanılmaktadır. Ancak, arpanın insan gıdalarında katkı olarak kullanılma potansiyeli de
göz ardı edilmemelidir.
Arpa suyuna gelecek olursak, son dönemde çok meşhur olan bu besin, insan vücudun da tokluk hissi
oluşturmaktadır. Bunu yanı sıra ödem atıcı etkisi ve kan kolesterol düzeyini düşürücü etkisi
bulunmaktadır. Arpayı su olarak tüketmektense kendisini haşlayıp yemek daha faydalıdır. İçerdiği
posa ve antioksidan maddelerin sağlığa büyük katkısı bulunmaktadır.
Yapılan bilimsel araştırmalara göre arpa suyu tüketimi ile ilgili yeterli kaynak bulunmamakta ve
araştırılması gerekmektedir. Bu şekilde diyet veya diyetisyen olmayan kişilerden bu şekilde bilgi
almak sağlığın kötü etkilenmesine sebep olabilmektedir.
Piyasada dolaşan örnek arpa diyetini birlikte değerlendirelim.
kahvaltı : 1 su bardağı arpa lapası / Üzerine muz, elma, portakal gibi meyveler eklenmiş 150 gram
light yoğurt.
Ara öğün : Yeşil çay
Öğle Yemeği : 1 kase lahana çorbası / 1 su bardağı arpa lapası/ Taze sebze ve yeşilliten oluşan bir kase
salata
Ara Öğün : Dilediğiniz bir meyve ( elma veya narenciye).
Akşam Yemeği : 1 su bardağı arpa lapası / 150 gram light yoğurt
Öncelikle diyet kişiye özgüdür ve kişiden kişiye göre diyet listesi farklılık göstermektedir. Bu diyet ile
light yoğurt içine ve ara öğünde 1 porsiyon meyve yediğinizi varsayarsak yaklaşık olarak o öğünde 850
kkal almış oluyorsunuz. 70 kg ağırlığında orta aktivite yapan bir erkeğin günlük alması gereken enerji
2200 kkal iken, 60 kg ağırlığında orta aktif bir kadının alması gereken günlük enerji 1800 kkal
civarındadır. Verilen bu örnek menüde enerji günlük ihtiyacın yarısını bile karşılamamakta ve bol sıvı
atımına sebep olmaktadır. Bir nevi detoks diyetlerinden birisidir.

Malum detoks diyetleri şu an için gündemde olmaktadır. Detoks diyetleri 3 günden fazla uygulandığı
süre boyunca vücuda fayda yerine zarar sağlamaktadır. Bunlar organ foksiyon bozukluğu, halsizlik,
yorgunluk, baş dönmesi, böbrek fonksiyon bozukluğu ve vücut mineral ve vitamin depolarında azalma
hatta tükenmeye sebep olabilmektedir.
Diyet yazmak herkes için kolay görülebilir. Bu rolü eğitim almadan veya bilinçsizce yapan kişiler,
insanlara fayda yerine zarar sağlamaktadır. Unutulmamalıdır ki bunun eğitimini almış ve bu konuda
donanımlı insanlardan bilgi alınması lazımdır. Bu sebeple diyeti diyetisyene sormak gereklidir.

Saygılarımla
Metin ÖZTÜRK
Formeform Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezi

KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Metabolik sendrom nedir ?

Metabolik sendrom , günümüzde sıkça karşılaştığımız insülin  direncinin yanında  abdominal obezite, hipertansiyon , düşük HDL-k + yüksek trigliserit  ve hipergliseminin en az 2 yada 3'ünün  birlikte  bulunma  durumudur.  Ülkemizde  kadınlarda  daha sık karşılaşılan metabolik sendrom yaş arttıkça daha sık görülmektedir.  Abdominal obezite  için  bel çevresi  dikkate alinmakla birlikte  erkeklerde > 102 cm, kadınlarda >88 cm  risk grubudur. Trigliserit ve HDL-k için yapılan kah tahlillerinde trigliserit>150 mg/dL durumunda  hipertrigliseridemi tanısı almış olacaksınız ve bu gösteriyor  ki artık  beslenmenize dikkat  etmelisiniz . Hiperglisemi pek çok  kişininde  bildiği  gibi  açlık  kan şekerinin  >100 mg/dL  olma durumudur. Obezite ile başlayan  bu yolculuk insülin  direncini, diyabeti, damar hastalıklarını , hipertansiyonu ileriki aşamada da polikistik over sendromunu ve yağlı  karaciğer hastalıklarına  kadar giden bir tabloyu oluşturmaktadır.  Temelinde ise az bir yüzdeklikle genetik  yatkınlık  olsada yüksek oranla YANLIŞ BESLENME yatmaktadır. 
Metabolik sendromda BESLENME tarzına dikkat edilmelidir. Temelinde obezitenin ve insülin  direncinin  yattığı bu kompleks sendromu tedavi etmek için  ilk olarak vücut  ağırlığının düşürülmesi hedeflenmelidir. Orta derece vücut  agırlığı kaybıyla  yüksek oranda insülin  direncinde normalleşme  görülmektedir. Mutlaka günlük  hareket  /spor eklenmelidir. Kanda bulunun yağ asitleri düşüklüğü  ve yükseliği  açısından  egzersizin etkisi yadsınamaz.  Ayrıca fiziksel aktivite sayesinde kilo kontrolüde daha rahat sağlanacaktır.   Diyet ayarlanırken protein yağ oranına dikkat edilmeli ve kesinlikle uzman tarafından  takip edilmelisiniz. Her zaman olduğu  gibi  metabolik sendromdada sıvı  tüketimine  önem  vermeliyiz.  Kişisel  olarak değişmekle  birlikte  günlük  ortalama 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Bu sendromda az az sık sık beslenmek çok  önemlidir.  İnsülin direncinin kırılması  noktasındada size yardımcı  olacak bu beslenme tarzı öğünlerde  fazla tüketimi  de engelleyecektir.  Son olarak farklı ve spesifik bir besleme tarzı  olan akdeniz diyeti uygulamasıda öneriler arasındadır .

DEVAMI

Karantina Döneminde Sporcularda Beslenme

Canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi , büyüyüp gelişebilmesi, sağlığını koruyabilmesi için besinleri  yeterli ve dengeli kullanmasına beslenme denilir. Burada tabiki yeterli ve dengeli kısmı çok önemlidir.  Sağlıklı bir yaşamın en önemli püf noktası yeterli ve dengeli  olarak tükettığimiz öğünlerdir . Son zamanlarda ise maruz kaldığımız ve hızla artmakta olan Covid-19 virüs bulaşları ve yaşadığımız karantina sürecinde pek çok kişinin beslenme algısı maalesef ki değişmeye başlamıştır bile. Bağışıklık güçlendirmek çok ve yanlış besinler tüketmek değil doğru besinleri gerektiği kadar tüketmektir.
Karantina sürecinden en çok etkilenecek gruplardan biri ise sporcular . aklımıza tabi ki sporcular nasıl beslenmelidir neler tüketmelidir gibi sorular geliyor.
Normalde yoğun programlarla çalışan sporcularımız karantinayı aslında dinlenme toparlanma süreci olarak da değerlendirebilirler. Bu dönemde performans kaybetmemek için mutlaka beslenmeye dikkat etmeliyiz. Psikolojik olarak da kendilerini üzmemeli vücudun dinlenirken ve doğru beslenirken de aslında gelişeceği unutulmamalıdır.  
Karantinada özellikle beslenme saatlerine dikkat edilmeli normal saatlerin çok dışına çıkılmadan ve biyolojik saati etkilemeden düzene devam edilmelidir. Ana öğünlerin yanı sıra ara öğünlerle de beslenme desteklenmelidir.  Bağışıklık için özellikle A ve C vitamininden zengin besinler 2 öğün sofrada bulunmalıdır. Bu sebzelere örnek , havuç, portakal, kivi, brokoli verebiliriz. Enerjisi yüksek olan tahıl gruplarımız sporculara bu dönemde enerji kaybı yasamamak için yardımcı olacak bir gruptur. Günlük enerjimizin çeyreğini tahıllardan sağlayabilirler. Sporcuların en çok sevdiği ve tükettiği gevrekler ise birer ara öğün seçeneği olabilir. Kas kaybı yaşamamak için ise dikkat edeceğimiz en önemli grup protein grubudur. Sporcu günlük alması gereken enerjinin hemen hemen yarısını proteinlerden sağlamalıdır ki hem kas gücü değişmesin hem de bu süreci eğer yenilenme olarak değerlendireceksek vücut kendini daha sağlıklı yollarla toparlayabilsin. Sıvı tüketimine değinmeden geçmeyelim.  metabolizmanın vücudun en iyi dostu Su. sporcu günde en az 3 lıtre suyu mutlaka tüketmelidir . suyu tek seferde tüketmekten kaçınmalı yudum yudum tüketmeliyiz.
Boş enerji kaynaklarından elimizden geldiğince uzak durmalıyız . Fazla karbonhidrat ve yağ vücutta hiç bir işe yaramamakla birlikte sadece yağ kütlesini artırmaktadır . Basit karbonhidratı yüksek şekerli, hazır paketli gıdalardan uzak durmalı , tüketmemiz gerekirse tam tahıllı ürünleri tercih etmeliyiz.

Nelişah ÖZCAN (ORAMAN)

DEVAMI

Nar
01 2017, 16:57

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Formeform Ekibi
  • Diyet Merkezimiz
  • Açılış Resimleri

Videolar