Formeform Beslenme ve Diyet Danışmanlığı

Glütensiz Diyet

FormeForm Makaleler

Glütensiz Diyet

Glüten buğday, arpa ve çavdarda bulunan proteine verilen isimdir. Glüten emilimi olmayan bireyler
günümüzde çok yaygın bir şekilde görülmektir. Çölyak ve çölyak olmayıp glüten hassasiyeti ve buğday
alerjisi olarak 3 grup altında toplanabilmektedir.
Çölyak hastalığının belirtileri;
Öne doğru çıkıntılı karın
Yaşa göre vücut ağırlığında düşüklük
Boyda kısalık ve büyüme geriliği
Miktar olarak fazla ve sık kötü kokan gaita oluşumu
Muzsuz görünüm ve ağlamaya eğilim
İştahsızlık, kusma
Çölyak hastalığının bilinen tedavisinde, glüten içeren besinlerin diyetten çıkarılması gerekmektedir.
Eğer teşhis konulup hala glüten içeren besinler ile beslenildiğinde, ince bağırsakta emilimden sorumlu
villuslarda geri dönüşümsüz olarak bir harabiyet söz konusudur. Demir emiliminde azalma, kemik
ağrıları, kan kalsiyum düzeyinde düşme görülmektedir. O yüzden glütensiz diyet hayat boyunca
uygulanmalıdır. Fakat glütensiz diyet çok katı bir diyet olmakla beraber az miktardaki glüten
belirtilerin devam etmesine neden olmaktadır.
Çölyak olmayıp glüten sindiremeyen hastalarda 2 senelik bir tedavi sonucunda diyet açılıp normal
beslenmeye devam edilmektedir.
Buğday alerjisinde ise buğday ve buğday içeren besinler, ömür boyu hayattan çıkarılmalıdır.
Yulaf glüten içermemesine rağmen diyette yasaktır. Bunun sebebi yulaf işlenirken ve öğütülürken
buğday, arpa ve çavdar ile teması olmasından kaynaklıdır. Az miktarda glüten alımı bile belirtileri
ortaya çıkaracağından çölyak hastalarına yasaklanmıştır.
Glütensiz diyet ile zayıflama görülebilir mi? Glütensiz diyetler, çölyak hastalığı, çölyak hastalığı
olmayan glüten hassasiyeti ve buğday alerjisi gibi glüten ile ilgili bozuklukların yaygınlığına dayalı
olarak beklenenden daha yüksek bir oranda halkla popülerlik kazanmıştır. Genel popülasyonda
glütenden kaçıldığında fayda sağladığı görülmemekte ve yayınlanmış makalelerin hiçbiri glütensiz bir
diyet ile kilo vermeyi desteklememektedir.

Saygılarımla
Metin ÖZTÜRK
Formeform Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezi

KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Metabolik sendrom nedir ?

Metabolik sendrom , günümüzde sıkça karşılaştığımız insülin  direncinin yanında  abdominal obezite, hipertansiyon , düşük HDL-k + yüksek trigliserit  ve hipergliseminin en az 2 yada 3'ünün  birlikte  bulunma  durumudur.  Ülkemizde  kadınlarda  daha sık karşılaşılan metabolik sendrom yaş arttıkça daha sık görülmektedir.  Abdominal obezite  için  bel çevresi  dikkate alinmakla birlikte  erkeklerde > 102 cm, kadınlarda >88 cm  risk grubudur. Trigliserit ve HDL-k için yapılan kah tahlillerinde trigliserit>150 mg/dL durumunda  hipertrigliseridemi tanısı almış olacaksınız ve bu gösteriyor  ki artık  beslenmenize dikkat  etmelisiniz . Hiperglisemi pek çok  kişininde  bildiği  gibi  açlık  kan şekerinin  >100 mg/dL  olma durumudur. Obezite ile başlayan  bu yolculuk insülin  direncini, diyabeti, damar hastalıklarını , hipertansiyonu ileriki aşamada da polikistik over sendromunu ve yağlı  karaciğer hastalıklarına  kadar giden bir tabloyu oluşturmaktadır.  Temelinde ise az bir yüzdeklikle genetik  yatkınlık  olsada yüksek oranla YANLIŞ BESLENME yatmaktadır. 
Metabolik sendromda BESLENME tarzına dikkat edilmelidir. Temelinde obezitenin ve insülin  direncinin  yattığı bu kompleks sendromu tedavi etmek için  ilk olarak vücut  ağırlığının düşürülmesi hedeflenmelidir. Orta derece vücut  agırlığı kaybıyla  yüksek oranda insülin  direncinde normalleşme  görülmektedir. Mutlaka günlük  hareket  /spor eklenmelidir. Kanda bulunun yağ asitleri düşüklüğü  ve yükseliği  açısından  egzersizin etkisi yadsınamaz.  Ayrıca fiziksel aktivite sayesinde kilo kontrolüde daha rahat sağlanacaktır.   Diyet ayarlanırken protein yağ oranına dikkat edilmeli ve kesinlikle uzman tarafından  takip edilmelisiniz. Her zaman olduğu  gibi  metabolik sendromdada sıvı  tüketimine  önem  vermeliyiz.  Kişisel  olarak değişmekle  birlikte  günlük  ortalama 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Bu sendromda az az sık sık beslenmek çok  önemlidir.  İnsülin direncinin kırılması  noktasındada size yardımcı  olacak bu beslenme tarzı öğünlerde  fazla tüketimi  de engelleyecektir.  Son olarak farklı ve spesifik bir besleme tarzı  olan akdeniz diyeti uygulamasıda öneriler arasındadır .

DEVAMI

Karantina Döneminde Sporcularda Beslenme

Canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi , büyüyüp gelişebilmesi, sağlığını koruyabilmesi için besinleri  yeterli ve dengeli kullanmasına beslenme denilir. Burada tabiki yeterli ve dengeli kısmı çok önemlidir.  Sağlıklı bir yaşamın en önemli püf noktası yeterli ve dengeli  olarak tükettığimiz öğünlerdir . Son zamanlarda ise maruz kaldığımız ve hızla artmakta olan Covid-19 virüs bulaşları ve yaşadığımız karantina sürecinde pek çok kişinin beslenme algısı maalesef ki değişmeye başlamıştır bile. Bağışıklık güçlendirmek çok ve yanlış besinler tüketmek değil doğru besinleri gerektiği kadar tüketmektir.
Karantina sürecinden en çok etkilenecek gruplardan biri ise sporcular . aklımıza tabi ki sporcular nasıl beslenmelidir neler tüketmelidir gibi sorular geliyor.
Normalde yoğun programlarla çalışan sporcularımız karantinayı aslında dinlenme toparlanma süreci olarak da değerlendirebilirler. Bu dönemde performans kaybetmemek için mutlaka beslenmeye dikkat etmeliyiz. Psikolojik olarak da kendilerini üzmemeli vücudun dinlenirken ve doğru beslenirken de aslında gelişeceği unutulmamalıdır.  
Karantinada özellikle beslenme saatlerine dikkat edilmeli normal saatlerin çok dışına çıkılmadan ve biyolojik saati etkilemeden düzene devam edilmelidir. Ana öğünlerin yanı sıra ara öğünlerle de beslenme desteklenmelidir.  Bağışıklık için özellikle A ve C vitamininden zengin besinler 2 öğün sofrada bulunmalıdır. Bu sebzelere örnek , havuç, portakal, kivi, brokoli verebiliriz. Enerjisi yüksek olan tahıl gruplarımız sporculara bu dönemde enerji kaybı yasamamak için yardımcı olacak bir gruptur. Günlük enerjimizin çeyreğini tahıllardan sağlayabilirler. Sporcuların en çok sevdiği ve tükettiği gevrekler ise birer ara öğün seçeneği olabilir. Kas kaybı yaşamamak için ise dikkat edeceğimiz en önemli grup protein grubudur. Sporcu günlük alması gereken enerjinin hemen hemen yarısını proteinlerden sağlamalıdır ki hem kas gücü değişmesin hem de bu süreci eğer yenilenme olarak değerlendireceksek vücut kendini daha sağlıklı yollarla toparlayabilsin. Sıvı tüketimine değinmeden geçmeyelim.  metabolizmanın vücudun en iyi dostu Su. sporcu günde en az 3 lıtre suyu mutlaka tüketmelidir . suyu tek seferde tüketmekten kaçınmalı yudum yudum tüketmeliyiz.
Boş enerji kaynaklarından elimizden geldiğince uzak durmalıyız . Fazla karbonhidrat ve yağ vücutta hiç bir işe yaramamakla birlikte sadece yağ kütlesini artırmaktadır . Basit karbonhidratı yüksek şekerli, hazır paketli gıdalardan uzak durmalı , tüketmemiz gerekirse tam tahıllı ürünleri tercih etmeliyiz.

Nelişah ÖZCAN (ORAMAN)

DEVAMI

Nar
01 2017, 16:57

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Formeform Ekibi
  • Diyet Merkezimiz
  • Açılış Resimleri

Videolar