Formeform Beslenme ve Diyet Danışmanlığı

Kefir nedir ve sağlığa yararlar

FormeForm Makaleler

Kefir nedir ve sağlığa yararlar

Kefir, yoğurt ve peynir gibi diğer fermente süt ürünlerinde olduğu kadar popüler olmasa da,
aslen Kafkas dağlarındaki topluluklar tarafından 100 yıldır sağlığa yararları ile
ilişkilendirilmiş ve tüketilmiştir. Kefir geleneksel olarak inek sütüyle yapılır ancak keçi,
koyun, manda veya soya sütü gibi diğer kaynaklardan alınan sütle yapılabilir.
Kefirin mayalanması bir kefir tanesi ile sağlanabilir. Bahsedilen kefir taneleri, kefir
fermantasyonu için gerekli olan bakteri ve mantar türlerinden oluşan mikrobiyal türevi protein
ve polisakarit matrislerdir. Bu kefir tanesine de Kefiran ismi verilmektedir.
Kefirde mevcut olan mikrobik popülasyona ek olarak, bu içecekler tipik olarak organik asitler
ve etanol, asetaldehit ve diasetil gibi çok uçucu aroma bileşikleri gibi fermentasyon
ürünlerinin bir miktarını da içerir.
Sindirim üzerinde olumlu etkileri bulunan kefir, kabızlık, hazımsızlık ve sindirim ile alakalı
sorunlarda kullanılabilecek faydalı bir içecektir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek vücudu
farklı hastalıklara karşı koruyucu özellik sağlar. B12, B1, biotin ve K vitaminleri bakımından
zengin bir içeriğe sahiptir. Magnezyum ve yüksek kalsiyum içeriği ile kemiklerin
güçlenmesini sağlayarak kemik kayıplarını engeller.
Kefirin protein içeriği yaklaşık olarak sütle aynı müktardadır. 1 su bardağı kefir ortalama 6
gram protein içermektedir. Peki sütten farkı nedir? Kefir taneleri fermantasyon süreci
boyunca süt kolestrol seviyelerini azaltma yeteneğine sahiptir ve 24 saatlik fermantasyondan
sonra% 41 ve 48 saatlik depolamada %84 oranında kolestrol seviyelerini düşürdüğü
gösterilmiştir. Bu etkinin yanı sıra fermantasyonla birlikte yararlı bakterileri içinde
barındırarak biri bağırsak mikrobiyotasını değiştirmektedir. Bunu yeni mikroorganizmaların
bağırsakta üremesiyle veya hali hazırda bulunan yararlı bakterilerin üremesi ile sağlamaktadır.
Günlük ortalama 800mg kalsiyum tüketmeliyiz. 1 su bardağı kefir ortalama 200mg kalsiyum
içerir. Yani günde 2 su bardağı kefir içmek günlük kalsiyum ihtiyacımızın da yarısını
karşılamamızı sağlar.
Kefirin faydasının yanı sıra kefirden izole edilen tek tek organizmalar tüketildiğinde çok
sayıda olumlu etki sağlar. Bunlar, gelişmiş kolesterol metabolizması ve yara iyileşmesinden,
bağışıklık sisteminin ve mikrobiyomun modülasyonuna ve hatta alerjilerin ve kanserlerin
potansiyel hafifletilmesinden oluşur.
Kısaca kefir;

Antimikrobiyal
bağırsak sağlığını koruyucu
bağışıklık sistemini düzenler
alerjilerin iyileşmesine katkı sağlar veya alerjinin oluşumunu engeller
kolesterol metabolizmasında kolesterol düşürücü etkiye sahiptirler,
yara iyileşmesini hızlandırır
anti kanserojeniktir
Kaynak: Bourrie, B. C., Willing, B. P., & Cotter, P. D. (2016). The microbiota and health promoting
characteristics of the fermented beverage kefir. Frontiers in microbiology, 7.

Saygılarımla
Metin ÖZTÜRK
Formeform Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezi

KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Metabolik sendrom nedir ?

Metabolik sendrom , günümüzde sıkça karşılaştığımız insülin  direncinin yanında  abdominal obezite, hipertansiyon , düşük HDL-k + yüksek trigliserit  ve hipergliseminin en az 2 yada 3'ünün  birlikte  bulunma  durumudur.  Ülkemizde  kadınlarda  daha sık karşılaşılan metabolik sendrom yaş arttıkça daha sık görülmektedir.  Abdominal obezite  için  bel çevresi  dikkate alinmakla birlikte  erkeklerde > 102 cm, kadınlarda >88 cm  risk grubudur. Trigliserit ve HDL-k için yapılan kah tahlillerinde trigliserit>150 mg/dL durumunda  hipertrigliseridemi tanısı almış olacaksınız ve bu gösteriyor  ki artık  beslenmenize dikkat  etmelisiniz . Hiperglisemi pek çok  kişininde  bildiği  gibi  açlık  kan şekerinin  >100 mg/dL  olma durumudur. Obezite ile başlayan  bu yolculuk insülin  direncini, diyabeti, damar hastalıklarını , hipertansiyonu ileriki aşamada da polikistik over sendromunu ve yağlı  karaciğer hastalıklarına  kadar giden bir tabloyu oluşturmaktadır.  Temelinde ise az bir yüzdeklikle genetik  yatkınlık  olsada yüksek oranla YANLIŞ BESLENME yatmaktadır. 
Metabolik sendromda BESLENME tarzına dikkat edilmelidir. Temelinde obezitenin ve insülin  direncinin  yattığı bu kompleks sendromu tedavi etmek için  ilk olarak vücut  ağırlığının düşürülmesi hedeflenmelidir. Orta derece vücut  agırlığı kaybıyla  yüksek oranda insülin  direncinde normalleşme  görülmektedir. Mutlaka günlük  hareket  /spor eklenmelidir. Kanda bulunun yağ asitleri düşüklüğü  ve yükseliği  açısından  egzersizin etkisi yadsınamaz.  Ayrıca fiziksel aktivite sayesinde kilo kontrolüde daha rahat sağlanacaktır.   Diyet ayarlanırken protein yağ oranına dikkat edilmeli ve kesinlikle uzman tarafından  takip edilmelisiniz. Her zaman olduğu  gibi  metabolik sendromdada sıvı  tüketimine  önem  vermeliyiz.  Kişisel  olarak değişmekle  birlikte  günlük  ortalama 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Bu sendromda az az sık sık beslenmek çok  önemlidir.  İnsülin direncinin kırılması  noktasındada size yardımcı  olacak bu beslenme tarzı öğünlerde  fazla tüketimi  de engelleyecektir.  Son olarak farklı ve spesifik bir besleme tarzı  olan akdeniz diyeti uygulamasıda öneriler arasındadır .

DEVAMI

Karantina Döneminde Sporcularda Beslenme

Canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi , büyüyüp gelişebilmesi, sağlığını koruyabilmesi için besinleri  yeterli ve dengeli kullanmasına beslenme denilir. Burada tabiki yeterli ve dengeli kısmı çok önemlidir.  Sağlıklı bir yaşamın en önemli püf noktası yeterli ve dengeli  olarak tükettığimiz öğünlerdir . Son zamanlarda ise maruz kaldığımız ve hızla artmakta olan Covid-19 virüs bulaşları ve yaşadığımız karantina sürecinde pek çok kişinin beslenme algısı maalesef ki değişmeye başlamıştır bile. Bağışıklık güçlendirmek çok ve yanlış besinler tüketmek değil doğru besinleri gerektiği kadar tüketmektir.
Karantina sürecinden en çok etkilenecek gruplardan biri ise sporcular . aklımıza tabi ki sporcular nasıl beslenmelidir neler tüketmelidir gibi sorular geliyor.
Normalde yoğun programlarla çalışan sporcularımız karantinayı aslında dinlenme toparlanma süreci olarak da değerlendirebilirler. Bu dönemde performans kaybetmemek için mutlaka beslenmeye dikkat etmeliyiz. Psikolojik olarak da kendilerini üzmemeli vücudun dinlenirken ve doğru beslenirken de aslında gelişeceği unutulmamalıdır.  
Karantinada özellikle beslenme saatlerine dikkat edilmeli normal saatlerin çok dışına çıkılmadan ve biyolojik saati etkilemeden düzene devam edilmelidir. Ana öğünlerin yanı sıra ara öğünlerle de beslenme desteklenmelidir.  Bağışıklık için özellikle A ve C vitamininden zengin besinler 2 öğün sofrada bulunmalıdır. Bu sebzelere örnek , havuç, portakal, kivi, brokoli verebiliriz. Enerjisi yüksek olan tahıl gruplarımız sporculara bu dönemde enerji kaybı yasamamak için yardımcı olacak bir gruptur. Günlük enerjimizin çeyreğini tahıllardan sağlayabilirler. Sporcuların en çok sevdiği ve tükettiği gevrekler ise birer ara öğün seçeneği olabilir. Kas kaybı yaşamamak için ise dikkat edeceğimiz en önemli grup protein grubudur. Sporcu günlük alması gereken enerjinin hemen hemen yarısını proteinlerden sağlamalıdır ki hem kas gücü değişmesin hem de bu süreci eğer yenilenme olarak değerlendireceksek vücut kendini daha sağlıklı yollarla toparlayabilsin. Sıvı tüketimine değinmeden geçmeyelim.  metabolizmanın vücudun en iyi dostu Su. sporcu günde en az 3 lıtre suyu mutlaka tüketmelidir . suyu tek seferde tüketmekten kaçınmalı yudum yudum tüketmeliyiz.
Boş enerji kaynaklarından elimizden geldiğince uzak durmalıyız . Fazla karbonhidrat ve yağ vücutta hiç bir işe yaramamakla birlikte sadece yağ kütlesini artırmaktadır . Basit karbonhidratı yüksek şekerli, hazır paketli gıdalardan uzak durmalı , tüketmemiz gerekirse tam tahıllı ürünleri tercih etmeliyiz.

Nelişah ÖZCAN (ORAMAN)

DEVAMI

Nar
01 2017, 16:57

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Formeform Ekibi
  • Diyet Merkezimiz
  • Açılış Resimleri

Videolar